05.11.2019

Sanki bir buluşmaya, kutlamaya gitmişim fakat kimse gelmemiş. Boş salonda süslemeler arasında kendimi yalnız hissediyorum. Sanki herşey hazır, katılımcılar hariç. Kimse olmayınca bir kutlama da gerçekleşmiyor.

Bunu herhangi birine anlatsam bana aynı tepkiyi vereceğini biliyorum. Kendine yetmeyi öğrenmelisin, kendi kalbini beslemeyi öğrenmelisin.
Bu tarz fikirlere kapalı kalmayı sürdürmeyi seçiyorum.

Yaşam bize sonsuz sayıda deneyim fırsatı sunuyor. An, herşeyi mümkün kılabilecek bir potansiyele sahip. İçinde bulunduğumuz ağırlık ve olasılıksızlık normalitemiz olduğundan ferahlatıcı, kolay ve keyifli deneyimler uçuk kaçabiliyor.

İnsanların olasılıksızlık, umutsuzluk ve kötümser fikirlerini başkalarına dayatması ve hakikatmişçesine tutunmaları ve birbirlerine bu gerçeklikleri onaylatmaları ilginç bir durum. Herkes beslenmek istediği yemeği seçiyor.

Şu da var tabi, kim ister mutsuz olmayı? Hepimizin en büyük çabası değil mi rahata ve feraha ulaşmak? Hiç yalnız kalmamak, sevdiklerimizle hep iyi anlaşmak? Mutlu olmak.

Bunun nasıl olacağına dair herkesin cahilliği ortada. Kimse nasıl olabileceğini adamakıllı bilmiyor. Bize fayda sağlamış eski fikirler, aile büyüklerimizin güvenilir yönlendirmeleri bizim en geçerli patikalarımızı çiziyor. Bunların ise bizi mutlu etmekten çok korku ve endişeyle bastırdığını görüyoruz.

Zaten elde de yalnızlığına çekilip toparlanmak, kendini beslemek ve olasılıklara açmak kalıyor.

Yorum bırakın