Herşeyi deneyip bir türlü mutluluğu bulamamaktan bahsediyorum. Aydınlığa çıkamadığımız zamanlara bir de yorgunluk, bitkinlinlik ve tükenme ekleniyor.
Daha ne kadar denememiz ve duvara çarmamız gerekiyor ? Neden bu sefer işe yaramadı ? Neden hala bir yere varamamış hissediyoruz ? Gerçekten mutlu olmak için neye ihtiyacımız var ?
Bu tükenme hallerine şükranla bakmalıyız. Bedenimiz bize yorgunluk ve bitkinlik sinyalleri vererek odağımıza geliyor. Hareket kalpten gelmediğinde bedenin de pili çabuk bitiyor olsa gerek. Birşeyler yapmak yerine belki de dinlenmek en iyisidir. Doğrusunu bulmak adına çabamız şimdi tatlı bir arada soluklanabilir. Zihnimiz pes etme noktasında tekrardan tazelenebilir. Pes etmek bir nevi evren sen daha büyüksün demek. Ben kendi aklımla seni istediğim noktaya yönlendirmeye çalıştım fakat senin mekaniğin, planların farklı işliyor demek. Dayatmayı bıraktığımız noktada ne olduğunu anlamak için de bir fırsat buluyoruz.
Varlığımız bin bir girdisiyle çıktısıyla yaşama bağlı durumda. Geçmişimiz, gelecek hayallerimiz, ailelerimiz, yaşadığımız yer, beslenme şeklimiz… Bunların her birini tespit etmeye, en kazançlı yollar için çaba harcamaya inanıyorum ki ömrümüz yetmez. Bu uğraşların içinde yaşamı tatmak uğruna yaşamdan uzaklaşabiliriz.
Bütün girdi ve çıktıları kontrol etmek yerine gelene ve gidene izin vermek ve güvenmek gibi seçenekler de mümkün. Kendi hikayemize güvenebiliriz. İyisiyle kötüsüyle biriktirdiğimiz duyumlarımız bizi kendi hikayemize bağlıyorlar. Lütfen hikayelerimizi onurlandıralım. Yaşam bütününe bağlı her bir parçada kutsallığı görebiliriz. Hikayelerimiz asla bu bütünlükten ayrı olmadılar. Belki toplumumuzun şuanki kabullerine göre ayrıştırılmış ya da ötekileştirilmiş hissedebiliriz. Günümüzün tanımlamalarının ötesinde biz her zaman yaşamla bir temas halindeyiz. Lütfen bu bağlantıyı hatırlayalım.
Bize bu algıya götüren birçok yol edinebiliriz. Doğayla temas kurmak bunlardan en kolay akla geleni sanırım. Bize daha büyük bir hikayenin parçası olduğumuzu tekrardan hatırlatıyor. Neşe- keyif- coşku deneyimlediğimiz her deneyim bizi Kalp Merkezine tekrardan bağlıyor. Oradan bütün yaşamla buluştuğumuz ortak alana bağlanıyoruz. Hayatın tadını çıkarmak, bir yandan da şükran duymak bizi besliyor. Bunu çok basit hallerle deneyimleyebiliriz. Özellikle de en çok yorulduğumuz ve tükendiğimiz zamanlarda. Sadece nefes almak bile tekrardan tatlı bir hale gelebilir.
Acıyı duyumsadığımız anlar böyle olmuyor tabi. Ben neden şuan doğrulamıyorum diye kızmak nafile. Kendimizi yatağa kapatmak, uyuşturucu maddeleriyle uyuşturmak yerine, kendimizi açmayı deneyebiliriz. Bedenimizde acının akmasına izin verebiliriz. Ellerimizi kalbimize götürüp kendimizi dinleyebiliriz. Acının bize ne anlattığını dinleyebiliriz.
Duymayıp görmezden geldiğimizde , bastırmaya çalıştığımızda tohum halinde saklıyoruz onları. Yaşamla tekrardan temas kurduğumuzda bu tohumlar da beslenmeye ve filizlenmeye başlıyor.
Doğal Tarımla uğraşan birisi istenmeyen yabani otların aslında toprağı şifalandırmak için tekrar tekrar çıktığını söylemişti. Bunlara izin vermemizi ve büyütmek istediğimiz bitkilerin tohumlarını düzenli olarak saçmamızı öneriyordu.
Acı tohumlarımızın olgunlaşmalarına izin verelim. Bazılarını belki toplum içerisinde hiç duymadık, dile gelmediler. Bu yaşamda yeri yok diye düşündük. Yalnız değiliz, ortak bir kaderi paylaşıyoruz. İnanıyorum ki biz acılarımızı meşrulaştırdıkça, dile getirdikçe karşılık bulacaklar ve şifalanacaklar.
Acıyı yorumlarken kendi eksikliğimize ve yetersizliğimize dem vurmuya alışığız. Herkes en güzelini ve en iyisini hak ediyor. Mutluluğumuzu koşullandırmaya gerek var mı ? Anda huzuru ve mutluluğu bulmak için araya şartlar ve olması gerekenler koymayalım. En güzelini deneyimlemek için hazırız.
Hepimizin hikayesi farklı. Herkese yönelik bir formül vermek mümkün mü ? Biz yaşamın akımıyla rezonansa girdiğimizde inanıyorum ki şifa da geliyor. Acelesi yok değil mi? Yaşama yer açmaya bakalım biraz da. Her bir sıkıntının kendi hikayesini anlatması için bekleyelim, kendi bilgeliğini getirmesi için. Kim bilir ne söyleyecek bize ? Herşeyi bildiğimizi düşündüğümüz anda daha neler neler bilmediğimizi gösterecek.